9/29/2006

10/18/06 - New York'ta Yeni Türkü Konseri

Yer: 55 Walker Street NYC
Detay: $25 önceden rezervasyon
$35 kapıdan
info: 917-498 8652

www.jazzmadeinturkey.com

Video : Yeni Türkü - Olmasa Mektubun

09/30/06 - Long Island'da İlhan Şeşen Konseri

Yer: Tulip Restaurant, 4 Welwyn Rd. Great Neck, NY 11021-3514

Detaylı bilgi için:Tel: 516-487 1070

Piknik


Su aralar sukunete, TR'dan getirdigim kitaplari okumak icin zamana ve karabiberli bir domates suyuna ihtiyacim var diyordum ki, sirketimiz hafta ici New York'un en guzel yerinde bize dansli, solenli piknik ayarladi. Ne guzel insanin isyerini sevmesi ve karsiliginda sevilmesi .

Piknik

Piknik

Piknik


Piknik


.

Piknik


.

Piknik


.

Adınız????


Manhattan : Bölgede yaşayan Algonquin kabilesine bağlı kızılderililer tarafından Man-a-hat-ta ismi verilmiş ve bu isim zamanla Manhattan olarak kullanılmaya başlanmıştır. Şehir aynı zamanda “Big Apple” olarak da tanınmaktadır. 1920'li yıllarda New Orleans’ta yaşayan jazz müzisyenlerinin en büyük hayali bir gün New York’taki büyük Jazz klüplerinde çalıp ünlü olmaktı ve kendi aralarında bundan bahsederken, “big apple" yani "büyük elma” benzetmesini kullanıyorlardı. Benzetmede ki elmanın hem büyüklüğü hem de sulu olması onların ünlü olma yolundaki heveslerini öyle güzel ifade ediyordu ki bu kullanım bir süre sonra epey yaygınlaşmaya başladı ve bir süre sonra pekçok kişi New York yerine sadece “Big Apple” demeye başladı.
Brooklyn : Hollandalı göçmenler bu bölgeye, Hollanda’da bulunan “Breuckelen” koyunun adını vermişler, zamanla bu isim deformasyona uğramış ve günümüzdeki ismini almıştır. Şu anda pekçok Rus, Ukraynalı, İtalyan ve Yahudi ailenin yaşadığı yer olan Brooklyn, meşhur pastahaneleri, pizzacıları, okulları, kiliseleri ve Coney Island’da bulunan meşhur plajları, Park Slope’ta bulunan trendy mekanları, Brooklyn Heights’de belki de görebileceğiniz en güzel Manhattan Manzarası ile özellikle Avrupa’dan gelen göçmenlerin gözde mekanı. Woody Allen, Mae West, Barbara Streisand, Carole King, Neil Diamond, Mel Brooks ve şu anda aklımıza gelmeyen pekçok ünlü burada yetişmiş. Eğer yolunuz buradan geçerse, Brooklyn Botanical Gardens, Prospect Park, Coney Island, The New York Aquarium ve tabii ki Brooklyn Museum of Art’ı ziyaret etmeyi ihmal etmeyin.
Queens : İngiltere Kralı, II. Charles’ın eşi Catherine’ e ithafen bu isim verilmiştir. Günümüzde toplam 120 lisanın konuşulduğu, New York’un iki havaalanının bulunduğu bu bölgede, Paul Simon, Jerry Seinfeld gibi ünlülere de ev sahipliği yapmış. Şu anda çoğunlukla Türk ve Yunanlıların yaşamayı tercih ettikleri yerlerin başında geliyor.
Bronx : İsveçli Jonas Bronck, 1600’lu yıllarda Harlem ve Aquahung nehirleri arasında ki 50 akrelik alanı satın alma cesaretini gösteren ilk beyazdı. Daha sonraları nehire “Bronck Nehri” dendiyse de bir süre sonra burası kısaca “Bronx” diye adlandırıldı. Yolunuz buradan geçerse mutlaka Bronx Hayvanat bahçesini, meşhur Yankee Stadium’u ziyaret edin.
Staten Island: 1609 yılında Henry Hudson tarafından “Staaten Eylandt” adı verilmiştir. Manhattan‘dan ferry ile sadece 25 dk uzaklıkta olmasına rağmen ancak 1964 yılında Verrazano Köprüsü açıldıktan sonra kendisini biraz daha New York’a ait hisseden bu küçük ada bazı New York’lular tarafından hala şehrin bir parçası olarak görülmemektedir·
Chelsea : 1750 yılında, Kaptan Thomas Clarke tarafından Londra’da bulunan ünlü ”Chelsea Hastahanesi”nden esinlenerek adlandırılmıştır. Şu anda gay ve lezbiyenlerin en çok tercih ettikleri yerlerin başında en üst sırayı alıyor.
Greenwich Village : İngiltere’de bulunan ünlü kasabaya ithafen bu isim verilmiştir. Daha sonraları halk arasında kısaca “Village” olarak kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle sanat galerileri, restaurantları, dükkanları ile şehrin görülmeye değer yerlerden biri. 1800’li yıllarda Edgar Allan Poe, Walt Whitman ve Mark Twain gibi önemli edebiyat ustaları, daha sonraki yıllarda ünlü ressam Jackson Pollock, ünlü şair-besteci-yorumcu Bob Dylan burada yaşamış. Eğer buraya yolunuz düşerse, Hudson St. ve 11. avenue'nun kesiştiği yerde bulunan 120 yıllık “White Horse Tavern”a uğramayı unutmayın. Pekçok ünlü yazar, şair ve sanatçıya ev sahipliği yapan bu ünlü mekanın belki de en önemli konuğu, şair, Dylan Thomas olduğunu da söylemeyi ihmal etmeyelim.
Harlem : New York’ta 1658 yılında da valilik görevini sürdüren Peter Stuvyesant bugünkü adıyla kısaca “Harlem” olarak bilinen bölgeye, Hollanda’da bulunan Haarlem şehrine ithafen “New Haarlem” adını vermişti. Vali, şehir halkını daha ziyade kızılderililerin yaşadığı bu yerleşim alanında yaşamaya ikna edebilmek ve bu sayede de bölgede ki tarımcılık faaliyetlerini artırabilmek için türlü yollar deniyordu. Bölgeye taşınacak en az 25 aileye, vergi indirimi, Long Island’a kadar gitmelerini sağlayacak ferry boat ve topluluğun dini işlerinden sorumlu olacak bir rahip sözü veriyordu. Kızılderililer yavaş yavaş başka alanlara taşınmaya başladıkca, beyazlar 125. cadde ve Harlem nehri kenarına çevresine doğru taşınmaya başladı. 1900’lu yılların başında kurulan metro hattı sayesinde bu bölgeye pekçok insanın gelmesi düşünüldüğünden birçok proje hazırlanmış ve binlerce bina ev sahiplerini beklemeye başlamış ve istenilen gerçekleşmeyince Philip Payton adında bir şehir planlamacısı bu boş binaların pek çoğunu satın almış ve zenci ailelere satmıştır. 1920’li yıllara gelindiğinde Amerika’da bulunan en büyük zenci topluluğu bu bölgede yaşamaktaydı. Harlem, bir dönem müziğin kalbi sayılmış ve dünyanın en ünlü şarkıcılarının sahne aldığı pekçok gece klübüne ev sahipliği yapmıştır. Duke Ellington, Dizzy Gillespie, Louis Armstrong, Johny Hallyday, Ella Fitzgerald ilk akla gelen müzisyenler... Cotton Club, Apollon Theather ise o dönemin sayılabilecek en ünlü mekanları denilebilir. 1940'lı yıllara gelindiğinde ülkede yaşanan krizden Harlem’de nasibini almış ve ekonomik alanda tam bir çöküntüye uğramıştır. Devletten bir yardım alamadığı için yatırım yapılamayan bu bölgede, 1960’lı yıllarda Malcolm X”in öldürülmesiyle de isyan çıkmış, insanlar yıllardır bastırdıkları kızgınlığı sokaklara taşımıştır. Pekçok işyeri talan edilmiş, binalar yakılmış ve Harlem 20 sene sürecek bir durgunluk dönemine girmiştir. Ancak 1990 yılına gelindiğinde Harlem yeniden doğuşunu yaşayabilmiştir. 90'ların sonunda bölgeye yeni yatırımlar yapılmaya başlanmış ve eskisi kadar olmasa bile hareketli günlerine biraz olsun dönebilmiştir. Geçen yılın sonunda da, Bill Clinton, ofisini Harlem'in orta yerinde açmaya karar verdiğinde, Harlem'in düşünüldüğü kadar tehlikeli bir yer olmadığını New Yorklulara gösteren belki de en güzel girişimini yapmıştır.
Gramercy : Yine meşhur vali, Peter Stuvyesant bu bölgeyi tarif ederken, burada bulunan vadi ve , “Crommessie” denilen dereden bahsediyordu. Derenin adı Hollandaca “küçük eğri bıçak” anlamına gelen iki kelimenin birleşiminden oluşuyordu. Bu isim de zamanla deforme olmuş ve günümüze “Gramercy” olarak gelmistir. Günümüzde şık evlerin, huzurlu caddelerin bulunduğu oldukça şirin bir bölge.
SoHo : South of Houston Street. Kısaca Houston caddesinin güneyi anlamına gelen SoHo, 1960 yılında bu bölgede yaşayan bir sanatçı tarafından adlandırılmıştır. Pekçok entellektüelin yaşama alanı olarak tercih ettiği yerlerin başında geliyor.
TriBeCa : Triangle Below Canal. Canal'in asagisindaki ucgeni ifade etmek icin, 1970’li yıllarda bölgede emlakçılık yapan biri tarafından kullanılmaya başlanmış.
Astor Place : 1830 yılında Amerika’nın en zengin insanı seçilen John Jacob Astor, bu ülkeye göçmen olarak 1784 yılında gelmişti. Kardeşiyle bir süre müzik aletleri satarak geçimini sağladıktan sonra, Uzakdoğu ile yaptığı kürk ve mal ticaretinde çok büyük gelir elde etmeye başlayınca, emlakçılığa el atmış ve kazancının büyük bir kısmını satın aldığı toprak parçaları için kullandı. Bugün Astor Place olarak bilinen, pekçok etnik restaurantın bulunduğu ve gençlerin uğrak yeri olan bu bölgenin tamamını satın aldı. Bir süre sonra da buraya onun ismi verildi.

9/27/2006

THY Firsatlar:Turkiye'den New York ve Chicago'ya Promosyonel Ucretler

THY
Gidis - Donus Economy Class


Istanbul New York 399 EUR
Istanbul Sikago 419 EUR


Ankara New York 399 EUR
Ankara Sikago 419 EUR


Izmir New York 399 EUR
Izmir Sikago 419 EUR


Adana New York 399 EUR
Adana Sikago 419 EUR

Promosyon uygulamasi ile ilgili diger bilgiler THY satis ofisleri ile THY rezervasyon 444 0 849 nolu telefondan alinabilir.

Vergiler ve diger ucretler dahil degildir.Sinirli sayida koltuk icin gecerlidir.

Diger TR noktalari icin yukaridaki ucretlere 80 EUR eklenir.

Uygulama Donemi: Seyahat Tarihi: 01 Kasim - 26 Aralik 2006 ve 08 Ocak - 31 Mart 2007 tarihleri arasinda gecerlidir.

Maximum Kalis Suresi: 1 ay

Minimum Kalis Suresi: 6 Gun

Gezginim, gezginsin, gezginler


Amerika'ya gelmeden once o diyar senin, bu diyar benim gezerdim, gittigim yerler ile ilgili gezi yazilari yazardim, yazilarimdan kazandigim odullerle baska gezilere cikardim. Gel gor ki, New York 'a geldikten sonra mali musavir olacagim diye tutturdugumdan, gunduzleri ise, geceleri okula devam eder oldum ve gezdigim yerlere simdilik New York siniri koydum. Demokrasi de careler tukenmez derler ya, hal boyle olunca ve koprunun diger tarafindaki geziler de baska bahara kalinca, ben de gitmek isteyip de, gidemedigim butun yerler icin, sanal dunyada gezintilere basladim. Zenginin mali, zugurdun cenesi derken merak edenler icin, iste hikayesi:

Turkiye'de yasarken en buyuk favorim, gezi denince pek cok kisinin aklina gelen ilk isim, Faruk Budak idi. Uzun zaman oldu sitesine bakmayali ama bir donem sitesini noktasina, virgulune kadar okudugumu hatirliyorum. Hey gidi gunler..

Bir donem, ilk duragim Baris Nerede oldu. Cektigi birbirinden guzel fotograflari, sade anlatimi ile , pek cok kisi gibi beni de bagimli yapti sitesine bir donem Baris kardes. Ne zaman ki, Baris rotasini tamamladi ve gezi yazilarina simdilik virgulu koydu, bu kez ondan sevgili Ozlem bayragi devir aldi. Ne zaman gulmek, keyiflenmek istesem ilk adresim tartismasiz Ozlem oldu. Yasadiklarini anlatirken kullandigi mizahi dil, bir an olsun,kendi gunluk hayatimda yasadiklarimi, yogunluklarimi unutturdu.

Gittikleri yerler, gordukleri mekanlar, paylastiklari kulturler bir anlamda benim gibi yol hayali ile yasayan insanlara, gezilerde yasanan keyfin ne muhtesem oldugunu hatirlatti. Bazen yasadiklarina sevinirken, bazen uzulduk. Onlar uzun otobus seyahatlerinde saatlerce yol alirken, bizler rahat yataklarimizda, laptoplarimizla onlara mesajlar yolladik, "haydi dayan, bak sonu cok guzel olacak" diye. Kimi zaman onlar bir dostun, bir tatli sozun hayali ile yasarken, bizler gittikleri yerlerin fotograflari ile yasadik. Kimi zaman youtube'da gordugumuz Where the Hell is Matt? gibi yol hikayelerine hayran kaldik ve insanlarin sansina esef edip, neden biz boyle bir sponsor bulamiyoruz dedik.

Ama esefleri bir kenara birakip, kiskanclik hislerimize de gem vurabildigimiz de farkettik ki, hepimiz bu insanlarin hayallerini gerceklestirmek icin yaptiklarina, cesaretlerine hayran olduk. O kadar bilgiyi biraraya getirmek, gerekli parayi toplamak, vizelere basvurmak, kalacak yerler, izlenecek rotalar bulmak, dilini, izini bilmedigin yollarda binlerce kilometre gitmek, hic te uzaktan bakildigi gibi kolay degil. (yillarca calistigim turizm acentasi tecrubeme dayanarak soyluyorum) Ama sonucta onlar basardi, ve hergun birileri daha katiliyor bu gezginler kervanina. En yenisi, en tazesi yakinda yola cikacak olan, Cuneyt . O daha yola cikmadan, sitesini favorilerime ekledim bile.

Bu arada kitabi yayinlandiktan sonra farkettigim Gulin Akoz olayi var ki, ona soyleyecek soz bulamiyorum. Gazetelerde anilari, yazilari, roportajlari cikmis bir gezginimiz o. Firsatiniz olursa mutlaka cektigi muhtesem resimlere, gezginler icin hazine degerindeki yol rehberlerine bakin.

Ne diyelim yedikleri, ictikleri onlarin, gezi anilari okurlarin olsun..

Bir de sanslari bol, yollari da acik olsun.

New York Muhtari

9/26/2006

New York Cingene Festivali


2nd New York Gypsy Festival
Duyduk demeyin ve sakin ha Zeynep'e soylemeyin, Husnu Senlendirici cok kisa bir sure sonra New York'ta konser vermeye geliyor.
Detaylar asagida ki postta bilginize sunulmustur.

9/23/2006

Sutlac mi???


Rice to Riches

Bazi yerler vardir, yasadiginiz sehri sizin icin ozel kilan, her ziyarete geleni, kolundan surukleyerek goturdugunuz, aslinda ziyaretcilerden ziyade sizin menfaatleriniz icin gidilen bir yerden bahsediyorum. Sizin sirriniz nedir bilmiyorum ama benim icin bu sirrin adi "Rice to Riches". Tek kelime ile ozeti, sutlac.

Evet evet yanlis duymadiniz, ben bir sutlac canavariyim. Dr. Oetker'in sutlac paketlerini cok kisa surede bitiren, uzerine degisik aromali dondurmalari koyup, findik, fistik ile susleyen bir canavardan bahsediyorum. Dr. Oetker yetmezmis gibi bir de New York SoHo'da, bir sutlacci acilmasin mi? Pes dogrusu, hes dogrusu diyorum. Tatlici olur anlarim da, sadece sutlac??? Akillara zarar 24 cesit sutlac cesidi, duvardaki komik mesajlari, fakat en onemlisi sanfistikli sutlaci ile kalbime yer eden, Metropolitan Muze'sinden sonra misafirlerimi goturdugum ikinci yer. Aslinda karsisinda da cok sevdigim bir yer daha var ama onu baska bir posta saklayacagim.

Eger yolunuz SoHo'ya duserse, sutlac sevmeseniz bile bir ugrayin derim, sadece sirin dukkanlari bile bu kapidan girmek icin yeter.

Location : 37 Spring Streetbetween Mott and Mulberry St,New York City - 212.274.0008

Open: Sun-Thu 11am-11pm;Fri & Sat 11am to 1am

Video : Sitti - Para Sa Akin

9/22/2006

Rice to Riches

Rice to Riches

Rice to Riches

Ofisimden gorulen manzaralar



PS: Resimler isyerimden RK tarafindan cekilmistir.

Ofisimden gorulen manzaralar



PS: Resimler isyerimden RK tarafindan cekilmistir.

Ofisimden gorulen manzaralar


PS: Resimler isyerimden RK tarafindan cekilmistir.

Ofisimden gorulen manzaralar



PS: Resimler isyerimden RK tarafindan cekilmistir.

New York Minute


New York'u gelip de gorenlerin en cok sasirdiklari sey, muthis bir dinamizme ve hiza sahip olan sehrin, insanda roller coastera biniyor hissi vermesi. Metrosu, surekli korna calan taksileri, hizla yuruyen insanlari, Times Square'da saniye basina degisen ekranlari, konserleri, sovlari ise sanki bu dinamizme hizmet ediyor.
Eh biz de nasibimizi aliyoruz tabi ki bu kosturmadan. Sabah ise, aksam okula,haftasonlarinda arkadaslarla bulusmaya, kutuphaneye, sonra alisveristi, konserdi, odev hazirlamalardi derken bir bakiyorsunuz gunler su gibi geciyor. Bu sadece benim icin degil, okula gitmeyen arkadaslarim da ayni dertten muzdarip.
Burada metroya kostur, tren degistir derken, baslayan gune ayak uydurmak icin bir bakmissiniz, siz de o kosusturmanin parcasi olmussunuz. Bazen secici hafizamidir nedir, Turkiye'de iken sanki hayatimiz daha yavas akiyordu gibi geliyor, bizlere.
Neyse lafi fazla uzatmayalim ve bu hizi en guzel ifade eden, Don Henley'in sarkisina kulak verelim:

New York Minute

Harry got up
Dressed all in black
Went down to the station
And he never came back
They found his clothing
Scattered somewhere down the track
And he wont be down on wall street
In the morningHe had a home
The love of a girl
But men get lost sometimes
As years unfurl
One day he crossed some line
And he was too much in this world
But I guess it doesnt matter anymore
In a new york minute
Everything can change
In a new york minute
Things can get pretty strange
In a new york minute
Everything can change
In a new york minute
Lying here in the darkness
I hear the sirens wail
Somebody going to emergency
Somebodys going to jail
If you find somebody to love in this world
You better hang on tooth and nail
The wolf is always at the door
In a new york minute
Everything can change
In a new york minute
Things can get a little strange
In a new york minute
Everything can change
In a new york minute
And in these days
When darkness falls early
And people rush home
To the ones they love
You better take a fools advice
And take care of your own
One day theyre here;
Next day theyre gone
I pulled my coat around my shoulders
And took a walk down through the park
The leaves were falling around me
The groaning city in the gathering dark
On some solitary rock
A desperate lover left his mark,
Baby, Ive changed. please come back.
What the head makes cloudy
The heart makes very clear
The days were so much brighter
In the time when she was here
But I know theres somebody somewhere
Make these dark clouds disappear
Until that day, I have to believe
I believe,
I believe
In a new york minute
Everything can change
In a new york minute
You can get out of the rain
In a new york minute
Everything can change
In a new york minute


Video : New York Minute by The Eagles

New York Minute


.

9/21/2006

23. cadde

Flatiron Building

Yer: 23rd Street & Broadway

1902 yilinda insaasi tamamlanan bu bina adini New York'lular tarafindan, sekli o donemin utulerine benzedigi icin, Flatiron olarak adlandirilmis ve bugune kadar herkes gercek adi olan Foller yerine bu ismi kullanmayi tercih etmis. Binanin bir baska ozelligi, insaat yapimi bittiginde, kisa bir sureligine de olsa New York'un en yuksek binasi olmasi (daha sonra tacini Woolworth'e devretmis). Ilk kez celik kullanilarak bina yapilmasi o donemde insanlari korkutsa da, korkulari cok uzun surmemis , cunku 22 katli bu bina cok kisa bir sure sonra bircok kisiye evsahipligi yapmaya baslamis.


MetLife Insurance Building

Yer: 23rd Str & 5thAvenue

Ya da kisa adiyla MetLife Binasi. Unlu sigorta sirketine ev sahipligi yapan bu bina da, kisa sureligine tac giyenlerden, 4 yil gibi bir kisa sure icin en yuksek bina olma ozelligine sahip olan 50 katli bu bina, sonra tacini devredenlerden. Bu binanin en cok sevdigim yani, geceleri rengarenk isiklarla susleniyor olmasi.


Madison Park

Fazla soze gerek yok sanirim, kucuk olmasina ragmen New York'lularin ragbet ettigi guzel parklardan biri. Surekli sergiler, konserler, cocuk parklari ile cazibesini koruyor.




Isten okula giderken, genelde telase muduru olarak pek etrafima bakmak gibi huylarim yoktur, cunku aradaki 20 dakikada trene binip, genelde 3 avenue (1 avenue = 4 blok) yurumek insana gokyuzune bile bakma sansi vermiyor, ama dun gec kalmak pahasina 5 dakikaligina durup bu resimleri cektim, umarim begenirsiniz.

9/20/2006

Sky Mirror - Rockefeller Center




Eger zamaniniz varsa ve fotograf cekmeyi seviyorsaniz, iste size kacirilmayacak bir firsat. Rockefeller Center, Anish Kapoor'un yeni sanat eserini, New York halkina ucretsiz sunuyor.

Yer : 5th Avenue, 49-50. caddeleri arasinda.

PS: Meraklisi icin; ortadaki resimde gorunen el, Rockefeller Center buz pistinde bulunan, Prometheus heykeline ait.

9/18/2006

Fountain at The Plaza Hotel


.

Metro Istasyonu


Sabah ise gelirken resimlerinin devami.

Turkiye'de yasarken gunde yaklasik 4/5 saatim yollarda gecerdi. Cok uzun suren bu yolculuklar sirasinda binlerce kitap okudum, yeni bir dil ogrendim ama temiz havada evden ise yurumenin de keyfini ancak burada yasayabildim. Yurudugunuz yol guzergahinda, dunyanin en guzel evleri, otelleri, ama en onemlisi, o guzelim parki varsa, fakirhaneniz bile, gozunuze guzel gelebilir. Sanirim ileride bu evden tasinirsam, en cok sabahlari yolda yurumenin keyfini ozleyecegim.

Fountain at the Plaza Hotel


Sabah evden ise yururken. Aslinda Plaza Oteli'nin resmini cekmek istiyordum ama insaat hala devam ettigi icin yanindaki kucuk parkin resimlerini cektim simdilik.

9/14/2006

French Institute (Alliance Française) Eylul ayi etkinlikleri

Istanbul'da yasarken is cikislarinda, Istiklal caddesindeki Fransiz Kultur Merkezi'nin kucuk sinema salonunda film izlemeye bayilirdim. Ne guzel ki, New York'ta ki merkez aktivite acisindan inanilmaz zenginlige sahip. Eger vaktiniz varsa, siddetle tavsiye edilir.



Adres: 22 East 60th Street (between Park & Madison), New York, NY 10022 • 212 355 6100




Wed-Sat, Sept 20- 23

Films: European Dream Festival The Youth of Europe Film Series
• Several European Languages w/ English subtitles
• Florence Gould Hall

Wed, Sept 20

European Dream Festival The Youth of Europe Film Series 7pm - L’Esquive (France) 9:30pm - On the Sunny Side (Slovenia)

Thu, Sept 21

European Dream Festival The Youth of Europe Film Series 4:30pm - Hector (Spain) 7:00pm - Ginger and Cinnamon (Italy) 9:30pm - Something Like Happiness (Czech Republic)

Fri, Sept 22

European Dream Festival The Youth of Europe Film Series 2:00pm - Leila and Lena (Austria)4:30pm - Frozen Land (Finland) 7:00pm - Jeune Homme (Switzerland) 9:30pm - Ghosts (Germany)

Sat, Sept 23

European Dream Festival The Youth of Europe Film Series 11:30am - Round Table Discussion 2:30pm - Revolution of Pigs (Estonia) 4:30pm - 14 Sucks (Sweden) 7:00pm - Diep (Netherlands) 9:30pm - Occident (Romania)

Tue, Sept 26
12:30, 4 & 7pm
CinémaTuesdays: La Chèvre
• Series - Éclats de Rire ! Bursts of Laughter!
• French w/ English subtitles
• Florence Gould Hall

Making strides against Breast Cancer - Oct 15 - Central Park

Gecen yil, 25000 kisi gogus kanserine karsi savas icin Central Park'ta elele yuruduler. Her yil Ekim ayinda tekrarlanan bu yuruyuse, bu seneye katilmaya varmisiniz???

Event Information


Date:Sunday, October 15, 2006
Location: Central Park72nd Street BandshellNew York, NY
Map
Schedule: Registration & Rolling Start: 9:00-11:00 am
Warm Up: 9:15 am
Ribbon Cutting Ceremony: 9:30 am
Event Contact: Maureen Fitzgerald

mailto:FitzgeraldCentral-Park.Strides@cancer.org

Click here for more event details.

Please note: All participants must register at the registration tent on the day of the event.

Central Park





Central park resimlerinin devami.

Central Park






Haftasonu hava guzelse, dostlarla bulustugunuzda muhabbet olacaksa, yiyip ictikleriniz yaniniza kar kalacaksa, Central Park'a buyrun derim.
59. ve 110. caddeler arasinda kalan bu buyuk park, New York'lularin vazgecilmezleri arasinda. Iste resimler ile kaniti.
Sevgiyle kalin,
New York Muhtari

9/13/2006

Sadece New York'ta

Gecenlerde bir arkadasimin gonderdigi emailin ekindeki mesaj oyle cok hosuma gitti ki, sizlerle paylasmadan edemedim. Bu ilan kisa bir sure once, 57. cadde ile 7. avenue arasinda yer almistir.
Bu ilani gordukten sonra, eger esinize hala sadakatsizlik yapma gibi bir fikriniz varsa, bir dusunun derim.
New York Muhtari
Turkce Meali:

"Merhaba Steven,

Simdi dikkatini cekebildim mi?

Onun hakkindaki herseyi biliyorum, seni gidi kirli, sinsi, ahlaksiz, vefasiz, kucuk donanimli (!) igrenc herif. Hersey kasede alindi.

Esin (yakinda eski esin olacak) Emily.

Not: Bu ilanin bedeli ortak banka hesabimizdan odenmistir.

9/12/2006

Benim Balonlarım Vardı





Benim balonlarım vardı
Onları kimler aldı
Mutlu bayramlar vardı
Kimbilir nerde kaldı
Dostumdu benim balonlar
Çocuklar beni anlar
O çocuklar ve o balonlar
O çocuk yüzlü bayramlar şimdi nerdeler
Hani nerde o ışıklar çocuksu sevgiler
Gitti mi yoksa yine gelir mi o günler
Nerde kaldı masallar sevgiler günler
Söylenen bütün masallara inanırdık
Onlar mı bizi kandırdı biz mi aldandık
Bayramları bekler bayramları yaşardık
Bayramlar mı eskidi bizler mi yaşlandık
Benim balonlarım vardı
Onları kimler aldı
Mutlu bayramlar vardı
Kimbilir nerde kaldı

.

9/11/2006

World Trade Center




World Trade Center resimleri.

VIDEO : 11 Eylul anisina hazirlanmistir.

11 Eylul 2001

Tam 5 sene geçti üzerinden...
Kimi zaman, o gün yaşadıgımız korkuyu, heyecanı, üzüntüyü, acıyı, sevinci (binada çalışan arkadaşlarımızın sağ olduğunu öğrendiğimiz de yaşadığımız sevinci) sanki dün yaşamışız gibi hissettik , kimi zaman ise yıllar önce yaşanmış gibi.
Bu bes yılda, hayat yeniden sorgulandı, öncelikler yeniden gözden geçirildi, sevdiklerimize daha fazla zaman ayırmaya, daha az çalışmaya, daha cok seyahat etmeye, zevk aldığımız şeyleri yapmaya, daha saygılı olmaya, hayatın bazı şeyleri ertelemeyecek kadar kısa olduğuna dair kendimizi hatırlatmalardan tutun, aklımıza şu anda gelmeyen pek çok şeyi kağıtlara karaladık, listeler yaptık, e-mailler yazdık sevdiklerimize, ailelerimize, arkadaşlarımıza, dostlarımıza... Yaşadığımız hergün için şükrettik, ailemizi daha çok aramaya başladık, insanlara sevdiğimizi hissettirdiğimiz halde, bir de sözlu olarak duymalarını istedik ve "seni seviyorum'u daha fazla söylemeye başladık. Uzun zamandır yapmak istediğimiz şeyleri yapmaya, "ileride vakit ve nakit bulursam yaparım" dediğimiz şeyleri daha ileri bir tarihe atmak yerine "bugün" yapmaya karar verdik. Kimimiz sevdiklerimize daha canla sarıldı, kimimiz işine, kimimiz dinine, kimi eğitimine.... Kimi hayatın ne kadar boş olduğunu fark etti, kimi ne kadar boş yaşadığını, kimi başkalarına nasıl faydalı olabilirim diye düşündü, kimi aylardan beri ailesini dahi aramadığını fark ederken, kimi en son ne zaman ailesini gördüğünü düşündü...Kimi o gün işe geç gittiği için şu anda hayatta olduğuna şükrederken, kimi o günku "World Trade Center"daki toplantıya gitmekten son anda vazgeçtiği için belki bininci kez ne kadar şanslı olduğunu kendine hatırlatti, kimi ölen binlerce kişinin ailesini, eşini, çocuklarını, arkadaşlarını, akrabalarının sevdiklerini düşündü, "ya bende onlardan biri olsaydım, ailem ne yapardı" dedi. Kimi bir gün önce "World Trade Center"daki işinden bir gün önce istifa ettiği için sevinirken, kimi orada yaptıği iş görüşmesinden sonra kabul edilmediği için yaşadığı üzüntüyü tebessümle hatırladı....Pamuk ipliğine bağlı hayatların içinden, kimi o gün otobüs bozulduğu için işe geç kalırken, kimi diş ağrısından evde hapis kalmışken, kimi başka bir eyalette iş seyahatindeyken, kimi yazın son günlerini bir deniz kıyısında keyif sürerek geçirirken, kimi o gün İstanbul'dan New York'a gelen uçaktayken, kimi olaydan yarım saat once "World Trade Center"da bulunan bir ofise kahve/bagel servisi yaptıktan sonra, kimi karşı köşedeki bankadan para çekerken, kimi "Starbucks"da kahve kuyruğundayken.......... Hayat bir anda dondu.
Sabah 8:46'da ilk uçağın İkiz Kuleler'e çarptıği haberi geldi. Önce herkes bunu kötü bir şaka sandı, sonra turistleri New York'ta gezdiren bir helikopterdir dediler, tam herkes ne olduğunu anlamaya çalışırken, ikinci uçak çarptı... Bu kez bunun bir kaza değil, düpedüz bir saldırı olduğunu anladılar.. Ama kim, neden, nasıl??? soruları havada asılı kaldı... Öyle ya, dünyanın pek çok yerinde terorist saldırıları artık günlük hayatın olağan bir parçası kabul edilirken, bu daha önce Amerika'da hiç yaşanmamış, görülmemiş, duyulmamış bir şeydi... Amerikalılar ilk defa kendi ülkelerinde, kendilerini güvende hissetmediler..Daha New York'ta yaşanan facianın şoku atlatılmamışken, Washington D.C.'de Pentagon saldırısının haberi geldi, sonra da Pensilyvania haberi...Haberlerin duyumundan sonra saldırı ile ilgili görüntüleri görmek icin herkes TV'sinin, bilgisayarının başına geçti ve ekran karşısında her görüntüde biraz daha şok olarak, biraz daha acıyı hissederek, biraz daha üzülerek, enkaz bölgesinden kurtarılan herkes için biraz daha sevinerek (sadece 12 itfaiye eri, 3 polis, 3 sivil kurtarılabildi), saldırı anında aileleri, meslektaşlarıyla telefonda konuşanların yaşadığı inanılmaz duygu yoğunlugunu hissederek, binlerce kayıp kişinin ailelerinin hikayelerini dinleyerek ilk günlerini evlerinde geçirdiler. Sonra evde yalnız kalmak yerine, kalabalığa karışmak, onun bir parçası olmak istediler. Parklara, meydanlara gittiler ve kendileri gibi binlerce insanın, acılarını hafifletmek için gruplar halinde dua ederken, şarkı söylerken, şiir okurken, anılarını paylaşırken, korkularını anlatırken, mum yakarken, kiminin öfkesini, kızgınlığını, acısını, üzüntüsünü yazıya dökerken, kiminin resim yaptığını, kiminin hiçbirşey yapmadan sadece sessizliği paylaştığını gördüler, binlerce kayıp ilanını okudular, belki bir gören bir duyan umudu ile sevdiklerini arayan kayıp insanların ailelerini dinlediler, acılarını paylaştılar, her ölüm haberinde biraz daha yıkıldılar. Günler geçtikce umut yerini umutsuzluğa bıraktı, ölenlerin sayısı hakkındaki varsayımlar yerini gerçek rakamlara bıraktı. Sadece İkiz Kuleler'in olduğu yerde,1 saat 42 dakika içinde binlerce kişi hayatını kaybetti.
Saldırıdan aylar sonra New York'lular bu kez Jules ve Gedeon Naudet isimli kardeşlerin hazırladığı "11 Eylül 2001" dökümanter filmini izlerken, gözlerine inanamadılar. Saldırının yapıldığı gün, Ground Zero'da, itfaiye erleri ile ilgili film hazırlamak için bulunan bu iki gencin çekimleri, günlerce hafızalardan silinmedi. Milyonlar, bu programla uçakların binaya çarpma anını bir kez daha dehşetle izledi, uzun süre kimse seyahat etmek istemedi, uçaklara binmek korkulu rüya haline geldi, bir süre kapalı alanlara kimseler gitmedi, sinemalar, alışveriş merkezleri sahipsiz kaldı.
New York için, saldırıdan sonra pek çok şey yazıldı ve pek çok şey söylendi (bir yıl içinde saldırı ile ilgili tam 150 kitap yazıldı), bu olay günlerce, aylarca tartışma programlarında tartışıldı, kimisi "buralarda artık yaşanmaz" deyip başka yerlere gittiler, kimi kendini daha fazla buraya ait hissetti, kimi işi, kimi ailesi burada olduğu için gidemedi, ya da gitmek istedi, şartları elvermedi ama şu veya bu sebepten dolayı burada kalanların hepsi buraya sahip çıktı. Çünkü burası onların ekmeklerini kazandığı, hayatta biryere gelebilmek uğruna gecelerini/gündüzlerini harcadığı, milyonlarca göçmene kucak açan "Özgurlükler Şehri" .

Bu sabah yazıyı yazarken, Amerika'da bütün TV ve radyolarda ölen 3000 kişinin isimleri tek tek okundu... Dünyadaki 20 farklı zaman kuşağında, sabah 8:46 itibari ile, Mozart'ın ölmeden kısa bir süre önce yazdığı "Requiem"in ilk satırları Yeni Zelanda başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde söylendi. Avustralya'da 3000 kişi mavi/beyaz/kırmızı renklerine bürünerek, insanlardan oluşan bir Amerikan Bayrağı yaparken, Paris'te İkiz Kuleler'in hatırasına, iki projektör ile gökyüzüne inanılmaz bir görüntü yapıldı, camilerde, kiliselerde, sinagoglarda ölenler adına dualar okunurken, kimi ise günlük hayatına devam etti... Çünku hayat herşeye rağmen devam ediyor.Belki aynı hızla, aynı heyecanla değil ama yine de devam ediyor.

Ground Zero Bölgesinden İnsan Manzaraları kitabından alıntı resimler :http://www.life.com/Life/lifebooks/faces/gallery/index.html
Dev projektörler ile aydınlatılan İkiz Kuleleler'in görüntüleri:http://www.life.com/Life/lifebooks/amspirit/gallery1/2.html
Dijital arşiv: 3622 kişinin hikayesinin yer aldığı çok geniş kapsamlı bir arşiv. http://911digitalarchive.org/
ps: Bu yaziyi 4 yil once yazmistim, ufak degisiklikler ile tekrar yayinliyorum.

9/08/2006

Istanbul






Istanbul resimlerinin devami.