Bit pazari denince akliniza ne gelir bilmem ama benim icin farkli dunyalar, gecmis ve gelecek ile ilgili hayaller, yasamin her turlu sevincine, huznune taniklik etmis esyalar, binlerce hikayesi olan objeler gelir. Kimi zaman bir cocugun ilk bisikletidir karsiniza cikan , kimi zaman yuvasini terk eden bir babanin valizi. Bazen kenari solmus bir fotograf olarak cikar karsiniza, bazen ilk romanini yazmaya baslayan unlu yazarin, can dostu, ilk daktilosudur.
Kendi gecmisimi ararcasina arsinladigim bit pazarlarinin dedim ya yeri ayri benim icin. Isterim ki gecmisimden bir ses, bir nefes olsun bugunku hayatimda; bu ister bir yazi masasi ile olsun, ister bir cift kristal guvercin, isterse bir eski pikap yardimi ile.
Ama oyunu kurallarina gore oynayacaksak,bir kuralimiz olsun, degil mi? Mesela yasanmisligi olsun her bir parcanin, bizlere anlatacak birer hikayesi olsun. Elimize alip dokundugumuzda ruhumuza dokunsun ve bizi alip gecmise gotursun, sorgulasin hayati bizlerle birlikte. Resmini gordugumuz bu cift kim diye merak ettirsin, ya da onlarca minik cekmecesi olan, hani cinlilerin meshur kirmizi eczaci dolabinin, hangi hastaliklara deva olan ilaclari kucuk bolmelerinde sakladigini dinleyelim. Kovboy cizmelerini giyip sevgilisiyle bulusmaya giden genc kiza ne oldugunu dusunelim birlikte ya da sarap kadehlerinde icilen saraplarla hangi ozel gunlerin kutlandigini.
Biliyorum bunlarin hepsi yasandi ve yasanmaya devam edecek. Kimbilir belki bir dakikaligina durup dusunursek, bit pazarinda karsilastigimiz bu hayatlar, belki de icimizden birine ait gibi gorunecek.
No comments:
Post a Comment