Cin'de seyahat eden bir arkadasim, biraz once bana bu yaziyi gonderdi ve henuz okuma firsati olmayanlar icin, burada paylasmak istedim.
Can Dundar'in yazisi :
Bir de bana dedirtir insanoğlu, "Nerem doğru ki" diye...Başımdan geçeni anlatayım da siz söyleyin kim eğri, kim doğru...
***Urfalıyım."Bayram için" İstanbul'a gelmiştim.Habibler'deki besicide yatmış geviş getiriyordum.Bir telaş kaldırıp beni bir kamyonun sırtına yüklediler.İte kaka hangar gibi bir yere getirdiler. Boynuma doladıkları ipi kamyonun kasasına bağladılar.Karşımda çelikten beyaz bir kuş gördüm. Son gördüğüm şey bu oldu.Etraftaki konuşmalara kulak kabarttım."Tayyare" derlermiş çelik kuşa....Sabıkalı katilmiş. Yolcu taşımak için almışlar. 3 kere düşmüş, 75 cana kıymış. Onlar da hepsini üreticiye iade etmek için sözleşme süresinin bitmesini beklemişler. Ama, o süre içinde de yolcu taşımaya devam etmişler.Düşen tayyareleri daha çok bizim oralara, yani Doğu ve Güneydoğu'ya vermişler.Bu konuşmayı oradaki bir adam duydu; Güneydoğuluymuş:"Vay develer" diye söylendi.Üstüme alınmadım."Bu işte bir eğrilik var" dedi adam..."Neremiz doğru ki" diye güldü diğerleri...Akrabalarımı bulmuş gibi sevindim.
***Beklerken biri çıkageldi.Süsledi beni; hörgücüme iki heybe koyup gözüme kırmızı kurdele taktı. Zaten kıllıydım; hepten kıllandım:"Ulan bunlar burada kesmesin beni" diye geçirdim içimden..."Yok deve" dedim kendi kendime; "Düşecek tayyarelerin iadesinden bana ne?.."Meğer ekip şefi söz vermiş; "Şu kuşlardan kurtulalım, size benden bir deve" demiş.Benim mevzuyla ne ilgim varsa?Sonra, "Çok şükür, iade ettik düşen kuşları" filan diye konuşmalar yapıldı.Derken ayaklarımı bağlayıp beni katil tayyarenin altına yatırdılar. Canım yandı, ama sonra olacakların yanında "devede kulak"mış bu... "Düşmeden kurtulduk" dedikleri uçak bana mezar oldu.Birkaç kişi boynuma çöktü, öbürü gırtlağıma satır dayadı."Etmeyin" demeye kalmadı; boşaldı damarlarımdan kanım; 7 yerimden boğazlandım.
***Bu aralar tayyareye binerseniz THY dergisine bir göz atın."Türklerin nasıl hayvanlarla dost ve vefakâr olduğunu" anlatan harika bir yazı var.Hayvanları öyle severlermiş ki, onlarla birlikte gömülürlermiş.Bana öylesi kısmet değilmiş; o gün etlerimi lime lime edip uçak önünde kanlı kaslarımla resim çektirenlerin, "deveyi havuduyla" evine götürenlerin midesine gömüldüm ben de...Urfa'da kendi halinde bir deveydim; "Uçak altında kesilen ilk deve" olarak havacılık tarihine geçtim.Türklerin sevdiğine "yerim seni" demesi boşa değilmiş; hayvanım ya bilemedim.Buradaki insanlığı hissedemedim.Kurban'ı erken kutladım bu yıl...
Eğriyim ben eğri...Nerem doğru ki!..
bekir coskun süper yazmış okumadıysan bir bak istersen
ReplyDeletehttp://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=5608441&yazarid=2
buda benim blogdan :)
Borat Hava Yolları !
Osmanlı paşası, dalkavuklarına "Özrü kabahatinden büyük bir şey yapın" demiş. Ertesi gün konağının merdivenlerinden çıkarken, dalkavuklardan biri, paşanın kaba etine bir çimdik atmış. Paşa öfkeyle dönüp, "Ne yapıyorsun be gafil" diye bağırınca, dalkavuk kabahatinden büyük özrünü seslendirmiş: - Beni affedin paşam, Sizi hanımınız sanıp çimdik attım...
"11 uçak için ayrı ayrı kurban kesmek yerine Türk Hava Yolları teknik kısmında sadece bir deve kestirdik" lafında da özür, kabahatin kendisi kadar büyük aslında...Mehmet Barlas' tan
Borat filmini izlemediyseniz hiç üzülmeyin, şöyle bir etrafınıza bakmanız yeterli, Serdar Ortaç' ın şarkısında "Binlerce dansöz var" dediği gibi, "Binlerceee Borat varr" !