1/02/2007

New York'u sevmemin 99 sebebi






1. 5. Avenue üzerindeki mağazalarda alışveriş yapan insanları izlemeyi,
2. Central Park’ta yaz ayları verilen konserleri dinlemeyi,
3. Metro beklerken, müzisyenlerin, dansçıların gösterilerini izlemeyi,
4. Yolda yürürken, yemek yerken, alışveriş yaparken hiç ummadığınız bir anda en sevdiğiniz sanatçılarla karşılaşma olasılığını ( Alanis Morisette, Tarkan ve Antonio Banderas ile tanışmamı başka bir yazıda yazarım belki...)
5. Barnes & Noble kitapçısında bir yandan kahvemi yudumlarken, diğer yandan kitabımı okumayı, ve Maya Angelou'nun sesinden kendi eserlerini dinlemeyi,
6. Mağazaların hiç bitmeyen indirimlerini,
7. New York Halk Kütüphanesinde kitap okuyup, araştırma yapmayı,
8. Villlage bölgesindeki sanat galerilerini gezmeyi, yabancı filmlerin oynadığı sinema salonlarına gitmeyi, küçük restaurantlarda arkadaşlarla sohbet edip, yemek yemeyi,
9. Bryant parkta, yaz sonunda akşamları ücretsiz gösterilen siyah-beyaz filmleri piknik yaparken izlemeyi,
10. Gün batarken, ücretsiz Staten Island Ferry'sine binip, şehrin manzarasını seyretmeyi,
11. Sabah metrodaki insanların telaşını,
12. Sehrin dinamizmini,
13. Times Square’de bulunan binlerce neon ışıklı reklam panolarının altında gece yürümeyi,
14. Union Square’in ünlü 2. el kitapçısı, Strand Book dükkanında, tozlu kitapların sayfalarını karıştırmayı,
15. Harlem’ deki kiliselerde Pazar günleri gospel dinlemeyi,
16. Birleşmiş Milletler Binasının bahçesinde dolaşmayı,
17. Grand Central terminali’nin geniş salonundaki merdivenlerde oturup, bir yerlere yetişmeye çalışan insanların koşuşturmasını izlemeyi,
18. Duffy mağazasında alışveriş yaparken, $ 500.00 tutarında ki bir kıyafete sadece $ 5.00 ödeyip çıkmayı,
19. Harlem Apollo Tiyatro salonunda konser dinlemeyi,
20. Yankees Stadyum’da maç izlemeyi,
21. Broadway şovlarını fırsat buldukça izlemeyi,
22. Harlem El Barrio müzesinde dolaşmayı,
23. Central Park’ta yürüyüş yapmayı,
24. Monet’in nilüferlerinin belki de en güzel örneklerinden biri olan tabloyu MoMa (Museum of Modern Art) müzesinde görebilmeyi,
25. Ellis Island müzesinde gezerken, göçmen ailelerin getirdikleri eşyalar arasında, Konyalı bir ailenin cezve takımını gördüğümde duyduğum o tatlı heyecanı,
26. Village’in jazz klüplerinde dinlediğim o eşsiz müzikleri,
27. Chinatown’nın gürültüsünü, canlılığını, karmaşasını, kokusunu, farklılığını, en taze meyve/sebze/ deniz ürünlerini en ucuza satın alabilmeyi, kostümlerini, renklerini, en değişik lezzetteki pazar kahvaltılarını, en güzel çaylarını, kısaca herşeyini ,
28. South Street Sea Port’ta verilen ücretsiz yaz konserlerini,
29. Yıl boyunca süregelen festivalleri, yürüyüşleri, gösterileri, şölenleri,
30. Union Square’de oturup gelen gidenleri izlemeyi,
31. Virgin Records’da yeni çıkan binlerce cd ve kaset arasında kaybolmayı,
32. Köşebucak Starbucks kahve salonlarının enfes kokuları arasında yürüyüş yapmayı, bu arada fiyatları $ 4 /5 dolar olduğu halde hala dışarılara taşan kahve kuyruklarına akıl sır erdirememeyi,
33. Ali Baba Restaurant’ın lezzetine doyum olmaz “karışık meze tabağı” nı bilen bilmeyen herkese tattırmayı,
34. Dünyanın en şık ve en hırpani insanlarını bir arada görmeyi,
35. Şehrin orta yerindeki parklarda, arkadaşlarla yenilen öğle yemeği molalarını,
36. Yunanlıların çoğunlukla yaşadığı Astoria’da Yunan müzikleri ve yemekleri eşliğinde bir Pazar günü geçirmeyi,
37. $ 1.50 ödeyip, şehrin pekçok yerine en hızlı ve en güvenli şekilde ulaşımı sağlayan metro ile gezme imkanını,
38. Little Italy’de dolaşırken hala ağır bir İtalyanca aksanla konuşan İtalyanları dinlemeyi, pastahanelerinden taze çörekleri alırken, yolda yürüyen siyah takım elbiseli adamların mafyanın bir üyesi olduğuna dair kafamda senaryolar yazmayı,
39. Katz Delicattasen’de, garsonlardan hafif çekinerek, hafif şirinleri oynayarak ama onları fazlaca da sinirlendirmeden meşhur rozbifli sandviç ve turşusu siparişi vermeyi,
40. Brooklyn Köprüsünde yürümeyi,
41. Central Park’ta tekne gezintisini, çimlere uzanıp kitap okumayı, piknik yapmayı,
42. Empire State Building’in tepesindeki gözlem balkonlarından şehire kuşbakışı bakmayı,
43. Macy’s alışveriş merkezinin katları arasında gezinirken kaybolmayı,
44. 57. Caddenin doğu yakasındaki pahalı butiklere gidip, birşey almadan çıkmayı,
45. St. Marks Place’da bulunan tatoo dükkanlarını,
46. Astor Place’de ‘80 lerin ruhunu yaşatan punkçıların renkli görüntülerini izlemeyi,
47. Washington Square Park’ta ders notlarını toparlayan, New York Üniversitesi öğrencilerinin o tatlı telaşını,
48. Dünyanın en ünlü talk-showcularının stüdyolarına konuk olma olasılığını (5 yildir New York’tayım ve hala birgün gideriz diye hep erteliyoruz ama kimbilir belki birgün gerçekten gideriz...)
49. İş çıkışında kendisini spor salonlarına atan ve ölesiye terleyen insanları izlemeyi,
50. Sporda yeterince ter attıktan sonra, duşunu alıp bu kez kendilerini, New York’un ünlü lokantalarına atıp orada yemek yerken terlediklerini görme ironisini,
51. Evimizin köşesinde her sabah beni “Günaydın ...” diyerek karşılayan, ve o tatlı gülümsemesini yüzünden hiç eksik etmeyen, mahallemizin trafik sorumlusu , Bn. Margaret’i,
52. Sokak satıcılarını,
53. Her Çarşamba sabahı, şehirde ne olup bittigine dair haber vermenin yanısıra, konser/sergi/gösteri ile ilgili bilgi veren ve iş, eş, araba, ev konusundaki seri ilanları ile vazgeçilmez hale gelen ve ücretsiz yayınlanan “Village Voice” dergisinin bir kopyasını elde edebilmek için savaşımızı,
54. 80 ayrı dilin konuşulduğu kentte İngilizce bilen birini bulduğumuzdaki heyecanı ( şaka şaka.. İngilizce konuşan çok ama İngilizcenin yanısıra 80 tane farklı dilin konuşulduğu da bir gerçek),
55. Nell’s, Copacabana gibi ünlü latin klüplerinde, dans edenlerin arasina karismayi,
56. Barnes & Noble’un Union Square şubesinin 4. katında ki, yazar-okur buluşması toplantıları sayesinde sevdiğim yazarları dinleme imkanı sağlamasını,
57. Upper East Side’in o kendine özgü havasını,
58. Bit pazarlarını,
59. Karaoke clublarında şarkı söyleyen Japonların İngilizce söylerken nasıl bu kadar anlaşılır olupta, şarkı bittiğinde söyledikleri tek kelimeyi bile anlayamama denklemini,
60. Irish publarını,
61. Antika salonlarını,
62. CUNY (City University of New York) Üniversite hazırlık kurslarının 3 aylık dönemi için sadece $ 20.00 ödeme imkanı sağlamasını,
63. Brooklyn’de bulunan ünlü Juniors restaurantta cheese cake yemeyi,
64. Yazın Chelsea Pier'de verilen latin dans partilerine gitmeyi,
65. Çin mahallesinden, Louis Vitton çantalarının taklitlerini satın alan binlerce turisti izlemeyi,
66.St. Patrick Day gününde kabına sığmayan İrlandalıları izlemeyi,
67. Penn Station tren istasyonunun karmaşasını,
68. Her Salı ve Perşembe günleri ucretsiz Flamenco gösterisi izleme imkanı sağlayan Xunta’yı,
69. Brooklyn Heights Promenade’a gidip Manhattan manzarasının keyfini çıkarmayı,
70. Upper West Side restaurantlarının pek çoğunda garsonluk yapan ve birgün ünlü olmayı hayal eden aktör adaylarının hikayelerini dinlemeyi,
72. Gay Parade'in kendine özgü o renkli havasını,
73. Museum of Natural History'nin bulunduğu Upper West Side 81. cadde metro istasyonun duvarlarındaki akvaryum görüntüsünü, hayvan figürlerini,
74. Halloween Parade sırasında gördüğüm, değişik kostümlü binlerce insanı,
75. Sürekli yön soran turistlerini,
76. Upper East Side Museum Mile'da yer alan tüm müzeleri,
77. Trafik kesmekesini,
78. Geleneksel kostümleri ile dolaşan Afro-amerikalıların renkli görüntülerini,
79. Yolda sizi durdurup, ne kadar güzel olduğunuzu söyleyen kişinin, 5 dk sonra sizden para isteyen bir dilenci olduğunu anladığınızda, yüzünüzde meydana gelen şaşkınlık ifadesini,
80. Manavda, maydanoz’un İngilizcesi nedir diye sesli düşünürken, yanınızdaki kişinin size Türkçe cevap vermesi ile çok ciddi bir sigara böreği krizinin önlenmesinde duyduğunuz rahatlığı, 81. Her ne kadar 50.000 kadar Türk, New York’ta yaşasa da , her zaman maydanoz krizi gibi keyifli olaylar yaşanmıyor.. Metroda giderken nasıl olsa kimse Türkce bilmiyor diye arkadaşınızla sohbet ederken, yanınızda oturan beyin Türk olduğunu anladığınızda “acaba ne kadarını duymuştur” paniğinizi….
82. Museum of Modern Art’ta görme imkanı bulduğum, Faberge yumurtalarını ilk kez görme heyecanını,
83. Şehrin milyonlarca insana umut vermesini,
84. Sürekli biryerlere yetişmeye çalışan insan kalabalığını,
85. Riverside’da bisikletle gezmeyi hayal etmeyi,
86. Kıyafetteki rahatlığı herşeyin üstünde tutan ve biryere gittiğinde “takıp takıştırma” ve “acaba kıyafetim hakkında ne düşünürler” krizi yaşamayan insanlarını,
87. Otobüs ile Brooklyn Köprüsünden geçmeyi,
88. Dünyanın en ünlü orkestralarının sahne aldığı salonlarına gitmeyi,
89. Woody Allen, , Walt Whitman, Herman Melville, Barbra Streisand ve Carole King’in şehrinde yaşamayı ,
90. Şehrin kendine özgü dokusunu,
91. Lincoln Center'in "Dancing Under the Stars" serisinde dans etmeyi,
92. Kozmopolitliğini,
93. Rockefeller Center'da yasanan yeni yil heyecanini,
94. Her zaman en iyiyi, en güzeli başarmanıza olanak sağlamasını,
95. Central Park'ta, New York Philharmonic konserlerini ucretsiz izleme imkani saglamasini,
96. Robert Wagner Park'ta hafta sonlari yuruyus yapip, kitap okumayi,
97. Carnegie Hall'da konsere gitmeyi,
98. Türk günü yürüyüşünün olduğu gün şehrin bazı caddelerinin ay-yıldızlı bayraklarla donatılmasını ve Empire State Building’in gece ışıklandırmasının kırmızı-beyaz olduğu andaki tarifsiz heyecanımı,
99. ???????

Sonuncuyu size bırakıyorum, eminim hepinizin soyleyecek bir seyi vardir.

10 comments:

  1. Anonymous1/02/2007

    ...
    99. NY muhtari olmasaydi NY bu kadar guzel olmaz, bu kadar icten anlatilmaz, bu kadar guzel gozukmezdi gozume, o yuzden NY'u sevmemin nedenlerinden birisi de sensin :)

    ReplyDelete
  2. Çünkü orayla ilgili hayal edebileceğim o kadar çok şey var ki.. En basitinden kafama kocaman bir topuz yapıp, Tiffany'nin vitrinine bakarken kahvaltı etme ihtimalini düşünmek beni çok mutlu ediyor..

    ReplyDelete
  3. Cok guzel bir liste, adeta tekrar yasamis gibi oldum pek cogunu... Hatta ciktisini aldim yazinin ve esime okudum. Kendisi New York yada Chicago'da yasama istegime olumsuz bakiyor. Son nedenini beraber bulmayi teklif ettim, bana New York'ta yasamanin guzel bir nedenini soylemek yerine en az 10 tane kotu nedenini siraladi:(

    ReplyDelete
  4. Anonymous1/05/2007

    new york muhtarı o kadar güzel ve içten yazmışssın ki, 99 numaraya bence iyi ki buradayım diye ekle;)
    ve kendi kendime 1 gün mutlaka görmek istediğim yerler arasında deyip duruyorum, kimbilir belki 2007'de new york sokaklarından karşılaşırız:P
    listende en çokta ilgimi çekenler arasında; çok iyi bir jazz dinleyicisi olmasam da jazz dinlemeye gittiğin yerler takıldı ve "what a wonderful life" Louis Armstrong'dan;)
    çok güzel 1 haftasonu diliyorum:)
    sevgiler...

    ReplyDelete
  5. guzel sozleriniz icin tesekkurler.

    Banu, sanirim blog sayesinde tanima imkani buldugum ve bir gun yuzyuze tanismayi umdugum kisiler arasindasin. Yolun gecerse tekrar, beklerim.

    Ayse, sen gel bak buralara, bagel ve kahveyi alip, cekeriz resimleri. Ise gelirken sabahlar turistleri goruyorum boyle pozlar veriyorlar, bizde katiliriz aralarina.

    Mademoiselle, New York'u sevmesine cok seviyorum ama bugunku aklim olsaydi gelirmiydim bilmiyorum, cunku baslarda epey zorluk yasadim ve bugunlere gelmem epey zaman aldi. tabiki hicbir sey kolay degil ama bana kimse bu kadar zor olacagini soylememistir. Karariniz ne olursa olsun, sizler icin en hayirlisi olsun.

    Zynep, tatli Zynep sen de iyi ki varsin. Nedense adini her zikrettigimde tebessum ettirenlerdensin. Belki bunda yazdigin hikayelerin, cektigin guzel fotograflarin etkisi vardir. Ama sebebi ne olursa olsun, pozitif enerjini paylastigin icin minnettar oldugum bir insansin.

    ReplyDelete
  6. Yaşadıklarınız benim içinde bir kılavuz olacak önümüzdeki aylar.Paylaşımınız için çok teşekkürler,99 a ilave yapmak isterim . Gitarımı alıp Central Parkta çalıp söylemek olur sanırım.^^

    ReplyDelete
  7. insallah yakinda o da olur...

    ReplyDelete
  8. Şubat'tan bu yana epey geçmiş.İş ararken tesadüfen rastladım yazınıza .Tekrardan okumak büyük zevk verdi.27.Ekim.2011 ve New York'dayım.Bir ayı geçti geleli.Central Park'da çalamadım ama Bay Ridge'de Turqua'da 2-3 kez çalmak nasip oldu.Teşekkürler bu güzel paylaşımınız için.

    ReplyDelete
  9. Merhaba Atilla,

    Hosgeldin New York'a.. Artik kendi listeni olusturmaya baslarsin New York'ta, bize de okumak nasip olur insallah.

    Dido

    ReplyDelete
  10. 8 Ocakta hikayem başlıyor New York a dair. bakalım nasıl olacak. orada olan arkadaşlarla görüşmek isterim.sevgiler

    ReplyDelete